3 Kasım 2010 Çarşamba

Bir İhtimal Daha Var


Frank Rijkaard'ın ayrılmasının ardından hala Galatasaray'a umutlu bakabilmenin birkaç nedeni var elbette. Hemen sıralayalım:
  • 'Futbolcuya Dayalı Düzen' i daha çok besleyecek unsurların takıma kazandırılamaması,
  • Hagi ve Tugay'ın gelmesi,
  • kaos değil sistem futbolunun sürüyor olması... 
Futbolcuya dayalı düzen denilen şey kısaca; nasıl futbol oynanacağına, kimin hoca, hatta kimin yönetici olacağına, hangi futbolcuların takımda kalacağına karar veren ve istedikleri takdirde bir bütün olup her türlü başarıyı elde edebilecek oyunculardan kurulu bir düzen. Ve Galatasaray da son yıllarda bu düzenin elinde olan bir takım. Düzenin temsilcilerinden olan Hakan Şükür ve bunu en iyi şekilde idare eden ve faydalanan Fatih Terim'e teklif götürülmüş ama neyseki ikisi de görevi kabul etmemişti. Bu düzenin UEFA kupasından itibaren kendini çürütmeye başlayıp kulübü taa bu noktaya kadar getirdiğini göremeyen yöneticilere rağmen büyük tehlike şimdilik atlatılmış durumda ama hala o kafadaki futbolcuların takımda var olması sıkıntıyı devam ettiriyor. Her şeye rağmen o düzenle bir başarı gelecekse hiç olmasın daha iyi.

Georghe Hagi bu kaos ortamında gelebilecek en iyi isimdi gerçekten ve yanına Tugay Kerimoğlu'nu getirmek de cabası. Bunu yönetimin başarısı olarak görmemek lazım ki yukarıda söylediğimiz gibi ilk tercihin Hagi olmaması ve başka isimlere yönelecek de zamanın olmaması onları bu seçeneğe itti. Hagi neler katabilir: öncelikle oyunculara tekrardan özgüvenlerini kazandırabilecek bir isim ki bunu çok çabuk görebildik. Ne disiplinsizliğe ne de yukarıdaki düzene izin verecek biri aynı zamanda. Unutmayalım ki UEFA'ya giden yolda yerli ekibin itiat etmek zorunda kaldığı tek yabancı oyuncudur kendisi. Antrenman sayılarını ikiye katlaması da takıma gerekli olan en önemli şey yani 'direnç'i sağlamış oldu. Tugay hoca ise altyapı madeninden maksimun düzeyde yararlanabileceğimizi gösteriyo, aynı zamanda fener maçından önce de ligtv mikrofonuna 'Ben oyuncuları birer oğlum gibi görüyorum ve onlara tüm tecrübelerimi tek tek aktarmaktan büyük zevk duyucam.' açıklaması yerli oyuncuların performansını bizzat etkileyeceğine de işaret ediyor. Hayırlı olsun diyememiştim, şimdi demiş olayım bari.

Son olarak teknik düzeyde de sevindirici şeyler oluyor. Hagi'nin takımı nasıl oynatacağı tartışıladursun Arda, Kewell ve Baros yokken yani formda olan nadir oyuncular yokken neler yapacağı soru işaretiydi. 2 maç birkaç ipucu verdi aslında. Mesela kaos futbolunu tercih edebilirdi ilk seferde ama tamamen kafasında kuracağı bir sisteme dayalı bir takım oluşturacak kesinlikle Hagi. Bu maçlarda zorunluluktan 4-6-0 dizilişiyle çıktı ama sistem kesinlikle Rijkaard ile örtüşük. Pasa dayalı futbol ve takım halinde hareket etmeyi istediğini şimdilik farz edebiliriz tabi Baros ve Arda gelince neler olacak bilemiyorum. 4-6-0 a dönünce aslında 6 orta saha kendi içinde hafif bi 4-3-3 teki gibi ayrıldı zaman zaman, mesela Elano ve Misimovic Pino'nun sağını ve solunu doldurdu, ortadaki herangi bir mücadeleci 3 lü de bir bütün halinde o kanatlara yardım etti ve savunmayla hücum arasında köprü görevi gördü. Büyük olaslılıkla yeni Galatasaray kanatlardan etkili bir takım haline dönüşecektir.

Kötü giden şeyler yok mu tabi ki var. Fener maçında ve Antalya maçında Rijkaard'ı satanlar birbir elini kaldırmış oldu: Servet, Sarp, Balta öncelikli isimler. Sabri ve Ayhan da şüpheliler arasında. Bu 'düzen'in savunucalrı takımdan gönderilmeden Hagi kalıcı başarılar elde edemez. Bunların dışında Rijkaard'la birlikte başarıszlığı üstlenip onun arkasından istifa edecek hiçbir başkan ve yönetici olmadığına göre şu an, en azından Adnan Sezgin'in neden hala görevinin başında olduğunu da sorgulamak lazım.

Her şeye rağmen son alınan sportif başarılar direkt yeni ekibin değil çoğunluğuyla Rijkaard'ın ekibine aittir. Oyuncular ne bir günde takım halinde topun arkasına geçmeyi ne de baskıdan pasla kurtulmayı öğrendi. Sadece oynamak isterlerse neleri yapabileceklerini gösterdiler. Artık onları harmanlamak ve yeni bir şeyler katmak Hagi ve Tugay hocaların elinde.

Bir ihtimal daha var, ne dersiniz?